Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

3 Eylül 2012 Pazartesi

Eskişehir-Antalya Bisiklet Turu 5. Gün

ESKİŞEHİR-ANTALYA BİSİKLET TURU 5. GÜN
29 Ağustos 2012 Çarşamba

Bu sabahın bilmecesi: Gece gelen konuk kim? Sabah yeni ekmek nereden bulunur?


Bekir'in ekmek dolabını, ve başka ne kadar dolap varsa hiçbirini kilitlememesi bizi hem şaşırttı hem sevindirdi. Yeni bir ekmek daha alıp, ücretini masanın üzerindeki para sehpasına bıraktık.

Kahvaltı sırasında konuğumuzun gece bize yalnızca zaman zaman gölgesini gösteren sansarlardan biri olduğuna karar verdik.

Kahvaltıda daha fazla oyalanmadan hemen yola çıkmalı. Sıkı bir rampa bizi bekliyor, 300 metreden 1000 metreye dek tırmanacağız. Isparta'dan gelen arkadaşlarımız daha hızlıydılar kahvaltıdan önce tüm hazırlıkların tamamlamışlar. Onları daha fazla bekletmemek için yolcu ettik.




 Biz de arkalarından, yarım saat kadar sonra yoldaydık.


Yazılı Kanyon çıkışında başlayan balık üretim çiftlikleri Karacaören Barajına kadar devam ediyor.


Karacaören barajı yanından ilerleyen yol düş gibi, tam bir bisiklet parkuru. Küçük iniş çıkışlarla, yüksek ağaçlı ormanın kıyısından ilerliyor.


Sakin ilerleyen yol üzerinde, bu yola uyumlu sessiz evlerin oluşturduğu küçük birkaç köy geçiyoruz.


Yaklaşık 15 km çoğunlukla düz ve az miktarda küçük eğimli tırmanışlardan ilerledikten sonra inanılmaz bir tabela ile karşılaşıyoruz. Daha düzgün olan yol Bucak, bozuk taşlıak kayalık olan Antalya. Şoku atlattıktan sonra orman yoluna girerek ilerleyeceğimizi anımsayarak ikinci yolu seçiyoruz.
Birinci yol Orhan (Kılıç) Abinin daha önce geçtiği yol: http://bisikletgezgini.blogspot.com/2011/07/yazilikanyon-antalya_09.html
Antalya'ya kadar iniş: http://www.mapmyride.com/routes/view/40758198
Biz daha bilinmedik, sürprizlere açık olan ikinciye yöneliyoruz. Toplam 15-20 kilometrelik bir tırmanış ile 1000 metreye ulaşacağımız bir serüven başlıyor. Otuz kilometre boyunca hiçbir araçla karşılaşmıyoruz, 45. kilometrede tekerleklerimiz Akdeniz'e doğru yuvarlanırken, karşımıza Orman Müdürlüğüne ait resmi plakalı bir pikap çıkıyor yalnızca. Onu da selamlayıp ilerliyoruz, hız kesmeden.



Seçtiğimiz yol giderek daha bozuluyor, daha dikleşiyor.


Gerçeği söylemek gerekirse yol dikleştikçe ve bozuldukça ilk onbeş kilometrenin keyifli yolunu arıyorum.


Biraz yükseldikten sonra arkamızda kalan Karacaören Gölü ile vadalaşıyoruz.



Biraz daha ilerledikten sonra bir sürpriz daha yol ikiye ayrılıyor. Hangi yoldan gitmeli bilemiyoruz. Her ikisi de birbirine benziyor. Öncelikle enerjimiz varken zor olanı tırmananı seçiyoruz, biraz sonra yanlış yola saptığımızı farkedeceğimizden habersiz.


Tırmanan yolda bir kilometre kadar ilerledikten sonra rampa iyice sertleşiyor. Geride bıraktığımız yolun devamında birkaç ev olduğu görününce belirsiz bir yolu giderek daha fazla enerji tüketmektense aşağı inip evlerde bir insan bulabilirsek yardım istemeyi planlıyoruz.

Güçlükle tırmandığımız bir kilometreyi birkaç dakikada tüketip aşağıdaki ilk eve ulaşıyoruz ki diğerlerinin de aynı evin devamı olduğunu yani yalnız bir hane olduğunu görüyoruz. Yolun devamında birçok küçük yerleşim geçeceğiz ve çoğunda hiçbir insanla karşılaşmayacağımızı düşününce bu bir evde küçük bir çocuk da olsa bir insan bulmanın sevinci daha orada yaşıyoruz. ilköğretim beşinci sınıf öğerencisi çocuk bize yeterli bilgiyi veriyor ve yeniden yola koyuluyoruz, birkaç kilometre ileride yeni bir yerleşim yerine ulaşmak üzere.


Artık nereye gittiğimizi bilmenin verdiği güvenle yeniden yolun tadını çıkarıyoruz. Güzel bir ormanın inişli çıkışlı yollarında ilerliyor, çoğunlukla hiçkimsenin olmadığı küçük yerleşim yerlerini geçiyoruz.


Yol bizi sürekli yukarılara taşıyor. Başlangıçta gökyüzünde, bulutların ülkesinde küçücük görünen zirveler giderek büyüyor, yaklaşıyor.


Bazen iki, bazen üç ve en son birbiriyle aynı özellikteki dört yol ayrımını artık deneyimli bir yolcunun ustalığıyla çözümlüyor, her seferinde doğru yolda ilerlemenin coşkusunu yaşıyoruz.


Son seçtiğimiz yolu da birkaç kilometre tırmandıktan sonra artık çevremizde tırmanılacak bir yol kalmıyor, yalnızca Torosların çıplak zirveleri var bizden yüksekte.

Ormanın içinden tüm bu dağların sahibi olduğundan kuşkulandığım, ama bütün bunlara sahip olmanın yükü altında ezilmenin utancıyla kimliğini gizleyen ihtiyar çıkıyor karşımıza.


Elindeki kova yarıya kadar doldurulmuş, içinde orman meyvelerinin yalnızca olgun olanları yer bulabilmişler.


İhtiyar kovaya yerleştirdiği özele ve ölçüyle hem gözümüz, hem karnımızı doyuracak ama kesinlikle artamayacak miktarda her meyveden yeterince bize ikram ettikten sonra da dinlenmek için köydeki çınarın gölgesini öneriyor.


Bozdoğan köyüne ulaştığımızda karşımızdan esmeye başlayan güçlü rüzgar Antalya tabelasından önce bildiriyor bize Akdeniz'e ulaştığımızı.


Akdeniz'i ve Antalya'yı birlikte selamlayarak ilerliyoruz ihtiyarın gösterdiği çınarın gölgesine.


Çınarın altında köylülerin hazırladıkları ahşap terasa yerleştiğimizde anlıyoruz ki bu da bir tür köy odası. İçinde eski ama temiz halılar, duvar diplerine minderler yerleştirilmiş. Ayakkabılarımızı da çıkararak geçip yerimizi alıyoruz, hiç yadırgamadan tüm bu olup biten gariplikleri


Arkamızdan gelen sesin Davraz'a ait olduğunu farkediyoruz, geriye dönüp baktığımızda. Meğer iki gün önce bizi karşılayan Davraz'ın gözü hep üzerimizdeymiş...


Bir başka köylünün ikramı geliyor yemeğin üstüne. Yine meyvelerin tümü dağdan toplanmış ya da kendi bağlarında doğal yollardan yetiştirilmiş.


Yemekten sonra meyve, çay ve köylülerin sohbetiyle geçen birkaç saatin ardından güneşin etkisi azaldığında yeniden yoldayız. Artık iniş zamanı, Antalya'ya Akdeniz'e







Güneş batmadan Antalya tabelasına ulaşılıyor ancak kamp alanına ulaşmamız yine geceyi bulacak. Çünkü yorulduk, acıktık ve Antalya'da Kaleiçinde köfte yemek isityoruz.


Şehir merkezinde bisikletli dostlarımızla karşılaşıyoruz. Kaleiçinde köfte yemek istediğimizi söylediğimizde "Son Çere" diyorlar.


Kamp alanına gecenin ilerleyen saatlerinde ancak ulaşıyoruz. Yarın Eskişehir'den gelecekler için de yeterli çadır kurulabilecek bir alan araştırırken. Gündüz gelen Eskişehir'li arkadaşlarımızı buluyoruz. Tabi ki yerimiz hazır.



ETKİNLİK ÖZETİ
TOPLAM YOL: 130 km
ORTALAMA HIZ: 20 km
ANA MOLA: Bozdoğan Köyü
KAMP: Antalya Bisiklet Festivali Kamp Alanı

Eskişehir-Antalya Bisiklet Turu 4.Gün

ESKİŞEHİR-ANTALYA BİSİKLET TURU 4. GÜN
28 Ağustos 2012 Salı

YAZILI KANYON
Beni en çok sevindiren akşam hava karardığında ulaştığımız tesisin bir duşunun olmasıydı. Temiz sayılmasa da   kirli de olmayan bir duş ve tuvalet olduğunu söyleyebilirim.



Akşam tesisin işletmecisi Bekir'in gösterdiği yere çadırımızı kurup, duşumuzu aldıktan sonra yorgunlukla içtiğimiz bir iki kadeh şarabın da etkisiyle derin bir uyku çektik.
Sabah uyandığımda öncelikle kamp alanını gezdim ve aşağıdaki fotoğrafta da görülen ilginç çadır yerlerini görünce biraz düş kırıklığı yaşadım.



Kanyondan gelen suyun sesi beni çağırdı, bir anda kendimi buz gibi suyun içinde ışık oyunlarını izlerken buldum. Yakalayabildiklerimi fotoğraf makinemle kaydetmeye çalıştım, buyurum izleyelim...









Gün ışığının çadırlara ulaşması saat 10'u buldu. Ben küçük keşif turumu bitirip geri döndüğümde Özkan henüz  yeni uyanmıştı. Birlikte hızlı bir kahvaltı, bir çay ve biraz atıştırma sonrası kanyonda yürüyüşe başladık.
Bu arada Özkan'ın Isparta'da yaşayan birkaç arkadaşı kanyona bizi ziyaret için sabah yola çıktılar, onları saat 12 gibi bekliyoruz. Biz 12'ye dek çevreyi gezerek ve biraz da yüzerek zaman geçirmeyi planlıyoruz.


Yürüyüş sırasında çektiğim kanyonun genel görünümünü yansıtan birkaç fotoğraf.


Yaklaşık 1 kilometre ilerlediğimizde bizi Epiktetos "Hür İnsan" şiiriyle karşılıyor.
Ben yine utanıyorum, yurdumun vandallarından. Yazıtın tam ortasına saldırmışlar...




Yazıtın altında katkıda bulunan kişinin adı "Çetin MEYDAN" tanıdık geliyor. Bir gün önce Eğirdir'de elimde jant tamirci aramaya yollara düşmüş giderken beni bulan, arabasına alarak gideceğim yere kadar götüren kişi. Triatlon İl Temsilcisi olduğunu öğrendiğim, doğa sporcusu, dağcı Çetin Meydan ile yol boyunca ve jant tamir edilirken bir kahve eşliğinde muhabbet ettik.
Özellikle Yazılı Kanyon'dan sonra izleyeceğimiz orman yolu konusundaki bilgileriyle bana güven veren Çetin'e  ayrıca bir teşekkür borçluyum.

Biraz daha ilerledikten sonra kanyonun soğuk sularının çağrısına daha fazla dayanamıyorum...



Biz kanyonun tadını çıkarırken bazı kanyon sakinleri de bizi izliyor.





Kanyon boyunca güneşe ulaşmak için birbirleriyle yarışan uzun boylu dev çamların arasından ilerliyoruz.




Ispartadan gelen dostlarımız da kanyona ulaştıktan sonra bu kez birlikte kanyonu keşfe devam ediyoruz.








Kanyon sakinlerinin en yaşlısıyla tanışıyoruz, bizi gölgesinde ağırlıyor.


Çok merak etmekle birlikte hiçbirimiz yaşını sormaya cesaret edemiyoruz. İçimizi kemiren bu merakla çevresinde dolanıp duruyor, aynı fotoğraf karesine sığışmaya çalışıyoruz.



Hep birlikte yeniden kanyonun soğuk sularındayız.




Kanyonun bizden başka yolcuları da var...



Kanyonun sürprizleri bitmiyor. Bir de bisiklet bilmecesi hazırlamış bana. Akşam onardığım ön lastikten sonra arka lastiğimin de patladığını farkediyorum. 12 saatten fazladır binmediğim dahası yerinden bile kıpırdamayan bisikletimin lastiğinin patlaması bana çok küçük bir delik olduğunu ve lasitğin yavaş yavaş söndüğünü düşündürüyor. Lastiği çıkardığımda şok geçiriyorum 20 santimden büyük bir yarık. Eğer bu yarık akşamki sert inişte oluşsaydı büyük bir kaza işten bile değildi. Kanyonun konukseverliğine bir kez daha teşekkür ediyorum.


Akşam yaklaşırken hepimiz acıktık. Bekir'den bir mangal kiralıyoruz ve herkes kendi isteğine göre 2-3 alabalık siparişi veriyor. Kendimiz pişirdiğimiz için balık da çok ucuz, şaka gibi: bir balık 2 lira.


 Acıktığımız için havanın kararmasını bekleyemiyoruz, ilk balıklar ile karnımızı doyuruyor, sonrakileri şaraba meze yapıyoruz.


YAZILI KANYON TESİS BİLGİSİ
İŞLETMECİ: Bekir Acar
TEL: 0246 358 62 72
WC: Duş ve Tuvalet var (ancak duşa hiç gerek yok, kanyonun suyundan sonra)
YEMEK: Köy Kahvaltısı, Balık Izgara, Alkolsüz içecekler, Dondurma, Kraker, Ekmek vs. Ayrıca Mangal Kiralanıyor 10 lira, Alabalık temizlenmiş bir adet 2 lira,
Konaklama için kiralık çadırlar da var.
Çadır için yer ücreti günlük 10 lira

ETKİNLİK ÖZETİ:
TOPLAM YOL: 3-5 km (gölçüklerdeki yüzmeler hariç)
ORTALAMA HIZ: 3-5 km
ANA MOLA: Yazılı Kanyon Restoran
KAMP: Yazılı Kanyon